İçeriğe geç

Türk Dili ve Edebiyatı tercih edilir mi ?

Bir Yolculuğun Hikâyesi: Türk Dili ve Edebiyatı Tercih Edilir mi?

Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum. Belki kendi yolculuğunuzla benzer yanlar bulacaksınız, belki de hiç düşünmediğiniz bir kapı aralayacak bu satırlar. Bu hikâye, bir tercih formunun satır aralarında saklı hayallerin, korkuların ve umutların hikâyesi… Ve merkezinde “Türk Dili ve Edebiyatı okunur mu, tercih edilir mi?” sorusu var.

Başlangıç: İki Yol, İki İnsan

Deniz, çocukluğundan beri kelimelerin dünyasında yaşayan bir genç kızdı. Eski kitap kokusuna âşık, şiirlerin altını çizen, her yeni kelimede yeni bir evren keşfeden bir hayalperestti. Edebiyat onun için sadece bir ders değil, dünyayı anlamanın bir yoluydu. Ne zaman kalem eline alsa, içinde bir sıcaklık hissederdi. Bu yüzden üniversite tercih zamanı geldiğinde gönlü çoktan kararını vermişti: Türk Dili ve Edebiyatı.

Ali ise bambaşka bir karakterdi. Planlı, stratejik, çözüm odaklı… O, hayatı bir satranç tahtası gibi görenlerden. Kararlarını mantık çerçevesinde verir, “gelecekte ne iş yaparım” sorusunu en başa koyardı. Edebiyatı severdi belki ama onun için tercih listesi “iş imkânı yüksek” mesleklerle doluydu. Hukuk, mühendislik, işletme… Edebiyat onun gözünde “romantik ama riskli” bir seçimdi.

Bir Karar Anı: Kalbin Sesi mi, Aklın Yolu mu?

Deniz ve Ali, tercih döneminde sık sık bir araya gelip geleceği konuşuyorlardı. Ali, istatistiklerle konuşuyordu:

“Bak Deniz,” dedi bir gün, “Türk Dili ve Edebiyatı mezunlarının bir kısmı öğretmen oluyor ama KPSS’ye girmek şart. Akademisyenlik desen uzun bir yol. Daha garanti bölümler varken neden risk alasın ki?”

Deniz gülümsedi. “Belki de mesele garanti değil,” dedi. “Belki mesele, gerçekten kim olmak istediğini bulmak.”

Ali düşündü. O, aklının sesini dinliyordu. Deniz ise kalbininkini. Ve belki de bu iki ses, hayatın iki ayrı yönünü temsil ediyordu.

Yolculuğun Ortası: Kelimelerin Gücü

Yıllar geçti. Deniz Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okurken, kelimelerin dünyasında büyüdü. Sadece dil bilgisi değil, insan ruhunun katmanlarını, toplumun hikâyelerini, kültürün hafızasını öğrendi. Mezun olduğunda öğretmen olmanın ötesinde bir şeyin peşindeydi: insanlara dokunmak.

Bir gün küçük bir kasaba okulunda öğrencilerine “İçinizde saklı kalan kelimeleri yazın” dediğinde, bir çocuğun gözleri doldu. O çocuk, yazdıklarıyla kendi hikâyesini keşfetti. İşte o an Deniz anladı: Edebiyat, sadece kitaplarda değil, insanın içinde yaşayan bir güçtü.

Ali ise mühendis olmuş, iyi bir şirkette çalışıyordu. Mantığı onu güvenli bir yola taşımıştı. Ama her akşam işten dönerken Deniz’in yazdığı blogları okuyor, içten içe bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordu. “Belki,” diye düşündü bir akşam, “biraz da kalbimin sesini dinleseydim farklı bir hayatım olurdu.”

Sonuç: Edebiyat Bir Meslekten Fazlasıdır

“Türk Dili ve Edebiyatı tercih edilir mi?” sorusu aslında sadece bir bölüm seçimiyle ilgili değil. Bu soru, kim olmak istediğinle, nasıl bir etki bırakmak istediğinle ilgilidir. Edebiyat, insana sadece iş değil, anlam da verir. Kelimelerle dünyaları değiştirme gücünü öğretir. Belki bir öğretmen olursun, belki bir yazar, belki de iletişim becerilerini kullanarak bambaşka alanlara yönelirsin. Ama hangi yolu seçersen seç, bu bölüm sana insanı anlama sanatını kazandırır.

Ali’nin stratejisi de doğruydu, Deniz’in hayali de. Çünkü hayat, sadece garanti yollar değil, anlamlı adımlar da ister. Belki de en güzeli, ikisini birleştirmektir: aklın planını kalbin hayaliyle harmanlamak.

Bir Soru ile Bitirelim

Şimdi sana soruyorum: Hayatında neyin peşindesin? Sadece güvenli bir geleceğin mi, yoksa anlamlı bir yolculuğun mu? Cevabın ne olursa olsun, belki de Türk Dili ve Edebiyatı tam da o yolculuğun başlangıç noktasıdır.

Yorumlarda senin hikâyeni de duymak isterim. Tercih döneminde senin kalbin mi yoksa aklın mı ağır bastı? Belki de bu hikâye, bir başkasının yolunu aydınlatır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
tulipbet girişhttps://www.betexper.xyz/splash